Hemen hepimiz her sabah, yüreğimiz aşka susamış, içimiz içimize sığmayarak yola çıkarız. Sonra, bütün varlığımız acı deneylerden geçtiği, insanların ve olayların içine düştüğümüz zaman her şey, yavaş yavaş ve hiç farkında olmadan küçülür, kala kala geriye bir kül yığınının içindeki bir altın parçacığı kalır. Hayat dediğin budur işte! Gerçek hayat, olduğu gibi hayat!